https://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/issue/feedİçel Dergisi2025-01-02T17:26:50+00:00Prof. Dr. Murat Yakarpublish@mersin.edu.trOpen Journal Systemshttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1613Lise Öğrencilerinin Demokrasi ve İnsan Hakları Anlayışı (Tarsus Örneği)2025-01-02T14:36:46+00:00Halil Dündar CANGÜVENh.d.canguven@gmail.comEcem Önerecemoner13@gmail.com<p>Bireyin topluma iyi ve nitelikli bir vatandaş olarak katılmasını sağlamak, devletin önemli görevleri arasında yer alır. Bu çalışmanın amacı lise düzeyindeki öğrencilerin insan hakları ve demokrasi konusu hakkındaki görüşlerini belirlemektir. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden olan durum çalışması tercih edilirken, veri toplama yöntemi olarak görüşme tekniği kullanılmıştır. Çalışma lise öğrencilerine uygulanırken katılımcılar belirlenirken amaçlı örneklem yöntemi kullanılmıştır. Çalışmaya 7 gönüllü lise öğrencisi katılım sağlamıştır. Elde edilen verilerden araştırmacılar bağımsız olarak kodlar çıkarmış, bu kodlar tablolar haline getirilmiştir. Katılımcılardan elde edilen ev ortamındaki demokrasi ve insan hakları ile ilgili kodlar, “Evet “Eşitlik” “Saygı duymak” ve “Hür irade” olarak belirlenmiştir. Katılımcıların Okul ortamındaki demokrasi ve insan hakları ile ilgili kodlar “Evet” “Arkadaşlarımın görüşü” “Saygı duymak” “Eşitlik” “Arkadaş görüşü” ve “Önem vermek” olarak oluşturulmuştur. Katılımcıların Sosyal ortamınızdaki demokrasi ve insan hakları ile ilgili kodlar “ Evet”, “ Saygı duymak” ve “Hür irade” şeklinde tespit edilmiştir. Katılımcıların “Sanal ortamındaki görüş ve tercihlerine ortamdakilerin saygı duyması ile ilgili kodlarına bakıldığında “Evet” kodu ön plan acıkmaktadır. Demokratik ortamlarda yetişen bireylerin öz güven gelişimlerinin daha sağlıklı olacağı düşünülmektedir</p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2025 İçel Dergisihttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1615Mersin Hukukta Yapay Zekanın Etik Boyutları Üzerine Bir Çalışma2025-01-02T14:55:18+00:00Ahmet Kılıçbilisimcionur@gmail.com<p>Artificial intelligence (AI) technologies are revolutionizing the field of law. AI is accelerating and increasing efficiency in areas such as processing large data sets, rapidly scanning and analyzing legal documents, and supporting judicial decisions. AI also helps predict case outcomes and develop legal strategies, allowing law firms to provide more accurate advice to their clients. However, the use of AI in law also raises important ethical concerns such as equal distribution of justice, algorithmic biases, privacy and data protection, responsibility and accountability. Algorithms trained on biased data sets can lead to unfair decisions against certain social groups. The use of AI in judicial processes without human supervision risks reducing justice to a purely mechanical process. This study examines the ethical dimensions of AI in law and emphasizes the importance of its transparent, auditable, and ethical use. It concludes that AI should always operate under human supervision and that continuous updates to legal frameworks are essential to ensure its effective and ethical implementation.</p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2025 İçel Dergisihttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1614Biz mi Öfkemizi Yoksa Öfkemiz mi Bizi Kontrol Ediyor? (Tarsus Örneği)2025-01-02T14:43:11+00:00Halil Dündar CANGÜVENh.d.canguven@gmail.comGaye Taşgayetas4201@gmail.comHidayet Taşivriz@hotmail.com<p>Öfke insanların normalleştirmesi gereken insan doğasına aykırı olmayan bir duygudur fakat fazla öfke, öfke sorunları öfkemizi kontrol edememeye yol açar. Kontrolsüz öfkenin ise insanlara büyük zararları vardır. Fiziksel ve ruhsal anlamda insanda hasarlar bırakan kontrolsüz öfke çağımızın büyük bir sorunu haline gelmiştir. Bu araştırmada 20- 55 yaş aralığı yetişkinlerin gündelik yaşamda yaşadığı öfke sorunlarını ve öfke kontrol durumlarını araştırmak amaçlanmıştır. Çalışmada fenomenoloji yani olgubilim tekniği kullanılmıştır. Katılımcıların temel özellikleri belirlenirken yaş faktörü gözetilmiştir. Araştırmada veri toplama yöntemi olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Çalışmada veriler birbirinden bağımsız üç farklı araştırmacı tarafından analiz edilmiştir. Çalışmanın geçerlilik ve güvenliğini artırmak için veriler araştırmacılar tarafından doğrudan aktarılmış ve kodlar belirlenmiştir. Yapılan bu çalışmada katılımcıların öfke kontrolünü sağlamak için yöntemleriyle ilgili kodlar incelendiğinde “ortam” ve “terk etmek” kodlarının ön plana çıktığı görülmektedir. Bundan yola çıkarak katılımcıların öfke kontrolünü sağlamak için ortamı terk ettiklerine ulaşılabilir. Yapılan bu çalışmada katılımcıların sosyal medyada veya televizyondaki öfke içerikli haberler hakkındaki düşünceleri ile ilgili kodlar incelendiğinde “yer verilmemeli” kodunun ön plana çıktığı görülmektedir. Bundan yola çıkarak katılımcıların sosyal medya ve televizyonlarda öfke içerikli haberlere yer verilmemesi gerektiğini düşündükleri sonucuna varılabilir. Öfkenin gayet doğal bir duygu olduğu, sağlıklı ve sağlıksız yönleri olduğu fakat öfke kontrolden çıkınca insanı zarara uğrattığı insanlara aşılanmalıdır.Herkesin öfkelenme sebeplerinin olduğu ve bu olumsuz durumların azaltılması gerektiği bilinmelidir. Sosyal medya haberlerinde kontrolsüz öfkenin olumsuz bir duygu olduğu ve nelere yol açabileceği izleyicilere aşılanmalıdır..</p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2025 İçel Dergisihttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1616Dokuma, Pamuk ve Tarsus Rasim Dokur Fabrikası2025-01-02T17:09:30+00:00Serkan bayaserkanbaya@gmail.comÇiğdem Altay cigdemaltay2233@gmail.comSelma Şahinselmasahin712@gmail.comSerkan Okayserkanokay33@gmail.comHülya Okay1hulyayay@gmail.com<p>Tarih boyunca dokuma ve dokumacılık, hammaddesi farklı olsa da, insanlar için temel bir ihtiyaç olmuştur. Bu hammaddelerin en ünlüsü ipek olsa da pahalı ve işlemesi zor olması nedenleriyle zamanla yaygınlığını yitirmiştir. Pamuk zamanla; ipekle rahat karışması, daha ucuz olması ve kolay işlenmesi nedenleriyle ipeğin yerine geçmiştir. Dünyadaki İlk büyük yerleşmeler Anadolu’da kurulmuştur. Anadolu, verimli arazileri ve merkezi konumu nedenleriyle hem üretim hem de bu üretilen ürünlerin ticaret merkezi konumunda olmuştur. Anadolu’da Çukurova bölgesi verim ve iklim olarak önemli sanayi bitkilerine ev sahipliği yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. 19. yy.’ın ikinci yarısından itibaren bu bölge pamuk tarımı ve onun sonucu olarak gözüken dokuma sanayisinin merkezlerinden biri olarak önemini 1970’li yıllara kadar korumuştur. Bu bölge önemli dokuma fabrikalarına ev sahipliği yapmıştır. Rasim Dokur Fabrikası bunlardan biridir</p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2025 İçel Dergisihttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1590Kahramanları Özel Gereksinimli Bireyler Olan Çocuk Kitaplarının 7.Sınıf Öğrencilerinin Tutumu Üzerindeki Etkisi: Mersin Örneği2025-01-02T17:26:50+00:00Ebru Başarıebrubasari33@gmail.comÖmer Faruk ERAYTAÇfarukeraytac@gmail.comBora Başarıbsrbr13@gmail.comYağmur ŞAHİNyagmursahin3316@gmail.com<p>Kahramanları özel gereksinimli bireyler olan çocuk edebiyatı eserlerinin, 7.sınıf öğrencilerinin özel gereksinimli bireylere karşı tutumunu belirlemeyi amaçlayan bu araştırmada nicel ve nitel veri toplama tekniklerinin birlikte kullanıldığı karma desen kullanılmıştır. Araştırmanın nicel bölümünde “ön test ve son test tek gruplu deneysel model” kullanılmıştır, nitel bölümünde ise betimsel analiz yapılmıştır. 7.Sınıf öğrencilerin özel gereksinimli bireylere karşı tutumunu belirlemek amacıyla Arkadaşlık Aktivite Ölçeği dağıtılarak ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Verilerin nicel değerlendirmesinde elde ettiğimiz veriler SPSS programında analiz edilmiş olup, ön test ve son test puanları arasındaki farklara (p<.05) anlamlılık düzeyinde bakılarak karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonunda ön test ve son test tutum eğilim puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık (p<.05) olduğu tespit edilmiştir. Kitap değerlendirme formlarında çalışma grubundaki öğrencilerin verdikleri ifadelerde en çok tekrarlanan “arkadaşlık, dostluk, sevgi, empati, anlayış, duyarlılık, umut” değerleri olmuştur. Bu durum kahramanları özel gereksinimli bireyler olan çocuk edebiyatı eserlerinin 7.sınıf öğrencilerinin; özel gereksinimli bireylere karşı daha olumlu tutum geliştirme üzerinde etkiye sahip olduğunu, empati duygusu geliştirdiğini, özel gereksinimli çocuklarla arkadaşlık yapmaktan daha az çekineceklerini ortaya koymuştur</p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2025 İçel Dergisihttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1610Türkiye’nin İlk Elektrik Santrali: Tarsus’un Enerji Tarihindeki Yeri ve Önemi2024-12-10T11:36:15+00:00OSMAN ECERosmanecer@gmail.comMurat İLHANmurat5101@gmail.comHAKAN ÇOLAKhakancolak018@gmail.comEsen Koç MUNİSesenkoc84@gmail.comMehmet KALAYCImehmetkalayci33@gmail.com<p><span style="vertical-align: inherit;"><span style="vertical-align: inherit;">Elektrik, hem günlük yaşamı hem de ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri etkileyerek modern uygarlığın temel taşlarından biri haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun 19. yüzyıldaki modernleşme çabaları, şehirlerin altyapısının modernleştirilmesi ve sokakların elektriklendirilmesi gibi toplumsal ilerleme göstergeleri tarafından şekillendirilmiştir. Türkiye'de elektrik enerjisiyle tanışan ilk şehirlerden biri olan Tarsus, bu süreçte önemli bir örnek teşkil etmiştir. 1910 yılında tamamlanan Tarsus Santrali, Türkiye'nin ilk hidroelektrik santrallerinden biri olup, bölgesel kalkınmaya katkıda bulunmuştur. 75 kilovat kapasiteli bu santral, şehrin aydınlatma sorununu çözmüş ve modern enerji altyapısının ilk örneklerinden biri olmuştur. Tarsus Belediyesi'nin girişimiyle kurulan santral, kısa süre sonra Tarsus Elektrik Komandit Şirketi'ne devredilmiş, ancak belediyenin denetimi altında işletilmiştir. Elektrik enerjisinin kentsel yaşama girmesi, Tarsus'un sosyal ve ekonomik yapısında köklü değişikliklere yol açmış ve ticari faaliyetleri canlandırmıştır. Tarsus Santrali, sadece teknik bir başarı değil, aynı zamanda Osmanlı modernleşme sürecinin pratik yansımalarından biridir. Sanayi ve enerji tarihinde öncü konumunun yanı sıra santral, modernleşmenin toplumsal yapıyı dönüştürme potansiyelini de ortaya koyuyor. Tarsus Santrali bugün, enerji ve sanayi tarihine ışık tutan bir miras olarak varlığını sürdürüyor ve modernleşmenin kent yaşamına etkilerini yansıtan bir sembol haline geldi.</span></span></p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2024 İçel Dergisihttps://publish.mersin.edu.tr/index.php/icel/article/view/1602İçel İsminin Oğuz Boylarıyla Bağlantısı2024-11-08T11:39:13+00:00Halil İbrahim Doğanayhibrahimdoganay@gmail.com<p>2002 yılında yapılan Kanun değişikliğiyle İçel vilayetinin ismi Mersin olmuştur. Bu isim değişikliği neticesinde Türklerin Anadolu’yu yurt edinmesinden bu zamana kadar yaklaşık sekiz asırdır belirli bir coğrafyayı tanımlamak üzere kullanılan “İçel” isminden vaz geçilmiştir. Artık gündelik yaşamda kullanılmadığı için unutulmaya yüz tutan “İçel” ne anlama gelmektedir? Kanun değişikliğinin gerekçesinde ifade edildiği gibi, vilayet sınırları içerisindeki sadece dar bir alanı mı kapsamaktadır? Ya da Kilikya denilen bölgenin bir bölümüne verilen bir ad mıdır?<br />İçel isminin toplumun geneli tarafından doğruluğu sorgulanmaksızın kabul edilen sözlük anlamı tatmin edici düzeyde değildir. Kadim Türk kültürünün belirli bir coğrafyayı betimlemek için türettiği isimler yüzyıllar boyunca kullanılagelmiş ise daha derin anlamlara sahip olmalıdır. Anadolu coğrafyasında -eli, -ili ekleriyle türetilen yöre isimleri, genellikle o bölgede yaşayan kişilerle, bölgeye yerleşen Oğuz Boylarıyla veya bölgenin hâkimiyetini ele geçiren Türkmen aşiretleriyle ilişkilidir. Bu durum İçel’in gerçek anlamının, bilinen anlamından çok daha farklı olabileceği yönündeki şüpheleri güçlü kılmaktadır. Yöreye İçel isminin Anadolu Selçukluları Döneminde verildiği konusunda otoriteler arasında herhangi bir fikir ayrılığı bulunmamaktadır. İçel isminin kökeninin Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinin erken dönemlerinde araştırılması daha doğru sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır. Kültürel süzgeçte türetilen yöre isminin toplumsal bilinçaltımıza yönelik sembolik anlamını kavrayabilmek için “kültür kodlarımıza” başvurulmalıdır.</p>2024-11-30T00:00:00+00:00Copyright (c) 2024 İçel Dergisi